Köpek Hastalıkları ve Belirtileri Nelerdir?

Köpek Hastalıkları ve Belirtileri Nelerdir?
Blog

Köpek Hastalıkları ve Belirtileri Nelerdir?

Köpeklerin de tıpkı insanlar gibi çeşitli genetik hastalıkları veya sonradan gerçekleşen komplikasyonları olabilmektedir. Köpek hastalıkları ve belirtileri köpek sahipleri tarafından erken fark edilip, erken tedavi edilmesi sonrasında daha büyük sorunlar yaşanmasının önüne geçebilmektedir.

En Sık Görülen Köpek Hastalıkları ve Belirtileri Nelerdir?

Kliniklerde en çok tanısı koyulan köpek hastalıkları ve belirtileri, hasta olan köpeklerin tedavi süreçleri şu şekildedir:

Köpek Gençlik Hastalığı

Köpeklerde çok bulaşıcı olmakla birlikte, aynı zamanda da ölüm oranı %60’larda seyreden bir hastalıktır. Ancak modern tıp sayesinde aşısı bulunmuştur. Aşılanmayan köpeklerde ise risk büyüktür. Gençlik hastalığı, her zaman teşhisi kolay bir hastalık değildir. Çok fazla semptomu olduğu için “bin semptomu olan hastalık” adı ile de anılır. Yavru köpeklerin anne sütünden aldığı bir enzim sayesinde yaklaşık olarak 12 hafta kadar bu hastalığa karşı bağışıklıkları vardır. Ancak 12. Haftanın sonunda bağışıklık giderek zayıflar. Süreyi dolduran ve anne sütünden yeteri kadar faydalanamayan yavru köpeklerde daha sık görülür. Genellikle 3 aylık ve 12 aylık köpeklerde kendini gösterir. Nadir de olsa yaşlı köpeklerde de görülebilmektedir.

Köpek gençlik hastalığı genellikle yükse ateşle başlar. İştahın azalması, depresif tavırlar, göz ve burunda akıntı, kusma ve ishal belirtiler arasındadır. Hastalık ilerleyen süreçte daha da alevlenerek solunum sistemine sıçrar. Bu süreçte zatürre benzeri semptomlar ortaya çıkar. Solunum güçlüğü, kuvvetli öksürük ve giderek zayıflama bunlardan bazılarıdır. Hastalık son döneminde ise sinir sistemine atlamaktadır. Sara nöbetleri, tikler ve felçler şeklinde seyreder. Köpeğin bu hastalıktan bir şekilde kurtulma şansı olsa bile ilerleyen süreçte sinir sistemi üzerinde kalıcı etkiler bırakır. Aynı zamanda bağışıklık sistemini de büyük oranda zayıflatır.

Köpeklerde Gençlik Hastalığı Tedavisi

Her ne kadar belirtiler ilk ortaya çıktığında klinik tedaviler uygulansa da bu hastalıktan köpeğin sağ çıkması çok zordur. Bu nedenle ilk olarak bağışıklığını güçlendirecek ilaçlar verilir. Hastalığın daha başındayken doğru teşhis konulabilmişse antiviral ilaçlar vasıtasıyla tedavi denenebilir. Ancak belirtmek gerekir ki bu ilaçlar oldukça pahalı ve sonuç alma ihtimali düşük ilaçlardır. Bu hastalıkla mücadelede en etkin çözüm veteriner hekimlerin kontrolünde düzenli aşıdır.

Canine Parvovirus (Köpeklerde Kanlı İshal)
Canine Parvovirus (Köpeklerde Kanlı İshal)

Canine Parvovirus (Köpeklerde Kanlı İshal)

Köpeklerde kanlı ishal hastalığı, köpeklerin afeti olarak bilinmektedir. Kökeni tahminen 1970’li yıllara dayanmaktadır.  Kanlı ishal genellikle sindirim sistemini tutan bir hastalıktır ancak özellikle yavru köpeklerde kalp kası iltihaplanması yapabilir. Kanlı ishale sebep olan virüs, kurnaz bir virüstür olması nedeniyle ilk olarak çabuk bölünen hücrelere saldırır. Bu nedenle yiyeceklerin çabuk parçalanıp vücuda karıştığı yer olan bağırsak sistemini hedef alır.

Köpek hastalıkları kanlı ishal belirtileri

Köpeklerde kanlı ishal belirtileri arasında ilk olarak şiddetli kusma görülür. Köpek sulu, gri- beyaz renkte istifra eder. Şiddetli kusmayı şiddetli bir ishal takip eder. İshal sarıdan kahverengiye doğru değişir. Diğer hastalıklardan en belirgin yanı ise dışkının içerisinde pıhtılaşmış şekilde kan bulunmasıdır. Bu sırada köpeğin ateşi 40-41 derece arasında seyreder. Kusma ve ishal birlikte seyrettiği için çoğu yavru köpek hastalığa yakalandıktan sonra yoğun sıvı kaybından dolayı 24 saat içerisinde hayatını kaybedebilir.

Köpeklerde kanlı ishal tedavisi

Virüsü kapan köpeklerin neredeyse yarıdan fazlası kurtulamaz. Virüs aynı zamanda bağışıklık sistemini de baskılamaktadır. Köpeklerde kanlı ishal tedavisi sürecinin nasıl işlediğine değinilecek olursa, özellikle yavru köpekler için tedavi çoğu zaman mümkün olmaz çünkü köpek aşırı sıvı kaybına dayanamayarak ölü bulunur. Ancak yine de bağışıklık sistemini destekleyici ve antiviral ilaçlarla köpek biraz rahatlatılabilir. Bu ilaçlar yüzde yüz bir tedavi sağlamamakta yalnızca destek olmaktadır. En güvenilir yol ise, kanlı ishale karşı yavru döneminde veteriner gözetiminde vurulan aşıdır.

Köpeklerde Barınak Hastalığı

Köpeklerde barınak hastalığı, çiftlik öksürüğü, Canine Hepatisis ve KennelCough olarak da anılmaktadır. İsminden de anlaşılacağı üzere daha çok birlikte, kalabalık ortamlarda yaşayan köpeklerde görülür. Bir yaşın altındaki köpekleri konak olarak seçen bir virüstür. Esasında iki tiptir. İlk tipi CAV-1’dir. İlk tipte virüsü bünyesine alan köpeklerde ilk belirtiler olarak, yüksek ateş ve halsizlik baş gösterir. Lenf yumrularında gözle görülebilecek bir şişlik ve baş/ boyun bölgesinde ödemler de gözlemlenebilir.  Cav-2 olarak bilinen ikinci tip ise daha çok solunum sistemini tutar ve asıl barınak hastalığı olarak anılan tip bu tiptir. Bunda ise belirtiler öksürük ve nazal akıntıdır.  Bu akıntı yapışkandır. Öksürük arttıkça köpekte vücut ısısı yükselir. Halsizlik ve iştahta azalma gözlemlenir.

Barınak hastalığı tedavisi

Barınak hastalığı tedavisi ise uzun bir sürece yayılabilir. Tedavisi aksatılır veya yeterli gelmezse ikincil bir enfeksiyon da ortaya çıkabilir. Bu durumda hastalık alevlenebilir.  Köpeklerde genellikle virüse maruz kaldıktan sonraki ilk beş gün içerisinde semptomlar kendisini göstermektedir. Bu nedenle köpekteki davranışlar gözlemlenir gözlemlenmez veterinere başvurulmalı ve tedavi süreci başlatılmalıdır. Ancak en kesin çözüm elbette köpeğinize yaptıracağınız aşıdır.

Köpek Hastalıkları Leptospiroz Nedir?
Köpek Hastalıkları Leptospiroz Nedir?

Köpek Hastalıkları Leptospiroz Nedir?

Köpeklerde Leptospiroz, köpeklerden insanlara insanlardan da köpeklere bulaşabilen zoonoz bir hastalık türüdür. Bu nedenle dikkatli olunması gerekir. Hastalığın başlıca kaynağı pis suların içilmesidir. Bununla birlikte enfeksiyon doğrudan doğruya idrar vasıtası ile de mümkündür. Enfekte olmuş bir köpeğin idrarını yaptığı toprağa, suya bir başka köpeğin gelip temas etmesi ile enfeksiyon kapılmış olunur. Hastalık atlatılsa dahi atlatan köpeğin idrarında ara ara bu virüsü saçmaya devam etmektedir. Bu nedenle oldukça sinsi ilerleyen tehlikeli bir hastalıktır.

Hastalığın klinik bulgularına gelince ise hastalık vücuda girdikten kısa süre sonra hızlıca yayılım gösterir. Hafif belirtilerden komaya varana kadar geniş bir belirti spektrumu vardır. Başlarda yüksek ateş, sarılık ve kasların yumuşaması şeklinde kendisini belli eder. Gelişen hematolojik bozukluklarla ilişik olarak ise kan kusma, kanlı idrar gibi semptomlar ortaya çıkabilir. Kilo kaybı, halsizlik ve iştah kaybı gibi diğer belirtiler de ek olarak köpeklerde gözlemlenir. Hastalık oldukça bulaşıcı olduğu için şüpheli olan köpeklerin mutlaka izole edilmesi gerekir. Bununla birlikte leptospiroz hasatlığı tedavisi sürecinde her ne kadar köpeği rahatlatacak çeşitli ilaçlar verilse de en önemli silah aşıdır. Aşılama ile köpeğin bu hastalığa yakalanma ihtimali büyük ölçüde azalacaktır.

Köpeklerde Kulak İltihabı

Köpeklerde dış kulak kanalının iltihaplanması en sık görülen rahatsızlıklardan birisidir. Büyük ve sarkık kulaklı köpeklerde daha çok yayılım gösterir. Örneğin İspanyol Cocker ve Bloodhound gibi köpeklerde daha çok rastlanmaktadır. Ancak bunların yanında kulakları sürekli ıslak ve nemli kalan köpeklerde de görülebilmektedir.

Köpeklerde kulak iltihabı belirtileri öncelikle kulak içerisinde kendisini göstermektedir. Bunun en belirgin işareti ise köpeğin sürekli başını sallayıp kaşımaya çalışmasıdır. Köpek kaşımaya çalıştıkça burası tahriş olur ve iyice kızarır. Bir süre sonra da kötü bir koku eşlik eder. Siyah ve sarımsı renkte bir akıntı da kulak içerisinden akar. Asıl koku yapan da bu akıntıdır. Tedavi edilmediğinde bu durum kronikleşebilir. Kronik kulak iltihabı olan köpeklerde kulaklar kalınlaşır ve o bölgede kabuklu yaralar oluşur. İlerleyen süreçte bu iltihap iyice artarak kulak kanallarının daralmasına neden olabilir. Köpeğinizin bu belirtileri verdiğini görüyorsanız bir veterinere danışarak tedavisine başlamanız gerekir.

Köpeklerde kulak iltihabı tedavisi sürecinde veteriner tarafından yapılacak olan muayene de köpek eğer çok acı çekiyorsa kulağına dokunulmasına izin vermeyecektir. Bu nedenle önce köpeğin sakinleştirilmesi gerekebilir. Ardından eğer köpeğin kulağında yabancı bir cisim varsa bunun çıkarılması gerekir. Kulak güzelce temizlendikten sonra ilaç tedavilerine başlanması gerekir. Ancak genellikle köpeklerde kulak iltihabı tek başına seyretmez. Yanında mantar gibi çeşitli problemleri de sürükler. Bu nedenle ilaçların geniş spektrumlu olması gerekir.

Köpek hastalıkları İç Parazit Nedir?

Köpeklerde iç parazit hastalığı hemen hemen bütün hayvanlarda görülen ve bağırsaklara yerleşip köpeğe çeşitli rahatsızlıklar veren bir köpek hastalığıdır. Ancak iç parazit sadece bağırsaklarda görülmez. Köpeğin birçok yerine yerleşebilirler. En bilineni bağırsağa yerleşendir ve “bağırsak kurdu” olarak da anılır. Bu parazitlerin birçok farklı türü vardır. Tenya, kancalı kurt, kıl kurdu bunlardan bazılarıdır. Çok sinsi bir hastalıktır ve fark edilmeden çok uzun süre konak canlıda yaşayabilir.  Özellikle yavru köpeklerde görülen bazı belirtileri vardır. Büyümede gerilik, tüylerde donukluk, olması gereken kilonun altında kalması, ishal ve keyifsizlik bunlardan bazılarıdır.

İç parazit genelde kötü koşullar altında yaşayan köpeklerde de kendisini gösterir. Yetişkin bir köpekte ise belirtiler yavru köpeklerinkinden daha farklıdır. İshal, solgunluk, enerjinin düşük olması, aşırı yemek yeme gibi başlıca emarelerle kendisini gösterir. Bağırsaklara yerleşen parazitlerin dışında, akciğere yerleşen iç parazit türleri ise köpeklerde öksürüğe ve solunum güçlüklerine neden olur.

Köpeklerde İç Parazit Tedavisi

Köpeklerde iç parazit tedavisi için köpeğinizde belirtileri görür görmez bir veteriner hekimden yardım almanız gerekir. Klinikte genellikle iç parazitin olup olmadığını tespit edebilmek adına gaita testi yapılır. Kimi zaman kurtçuklar dışkıda gözle görülür şekilde bulunur. Ancak bu durum nadirdir, genellikle gözle görülemeyecek şekilde gaita içerisinde kalmaktadırlar. Çok uzun süre parazitlere maruz kalan köpeklerin gaitaları mikroskop altında incelendiğinde dahi, parazitli görünüm hemen kendisini belli eder.

Bazı durumlarda ise gaita testinde, parazitlerin yumurtaları yer almaz. Çünkü yumurtalar, köpeklerin bağırsak zarlarına yapışmış bir şekilde bulunurlar. Bu durum daha tehlikelidir. Bunun nedeni yapışık durumdaki yumurtaların her 5-10 günde bir döngüyü sıfırdan başlatması ve iç parazitlerin yaklaşık bir haftalık süreçte düzenli olarak kendisini yenilemesini sağlamasıdır. Bu durumlarda köpeğe verilen ilaçların hem yumurtaları hem de parazitlerin kendisini hedef alacak cinsten geniş spektrumlu ilaçlar olması gerekir.

İç parazit genellikle, köpekler açısından kanlı ishal gibi çok ciddi sonuçlara neden olmaz. Aksine eğer köpeğin bünyesi ve bağışıklık sistemi kuvvetli ise bunlar vasıtasıyla köpek kendi kendine tedaviye ihtiyaç duymaksızın hastalığı bertaraf edebilmektedir. Bağırsak duvarlarına yapışıp, köpeğin yediği besinleri emerek asalak şekilde yaşayan parazitlerin aşırı bir zararı yoktur. Bunlardan ziyade köpeklerin bağırsak duvarlarına yapışıp bağırsağın kendisini kemiren parazitler vardır. Bu parazitler çok daha tehlikelidir ve mutlaka tedavi edilmesi gerekir.

İç parazitler dışkı vasıtası ile dışarıya atıldığı için, köpek kendisini yaladığında bu parazitleri tüylerinin arasına da yerleştirebilir. Bu durumda köpek sahipleri de tehlike altındadır. Çünkü insanda da tenya, kıl kurdu gibi parazitler bağırsağa yapışıp bilhassa küçük çocuklarda şiddetli ishal, çok yeme isteği, gelişememe, kilo alamama gibi problemlere neden olur. Dolayısıyla iç-dış parazitler hayvandan insana geçebilen bir hastalıktır. İç- dış parazitten korunmanın en etkili yolu düzenli olarak yapılan aşılamalardır.

Köpeklerde İç Parazit Aşısı

Köpeklerde iç parazit aşısı ilk kez 7 haftalık olduklarında yapılmalıdır. Ancak bir kere yaptım yeter denilen aşılardan değildir. Özellikle köpeğiniz dışarıda gezdiği müddetçe sürekli tehlikelere açık olacağından ilk yapılan aşının zamanı fark etmeksizin ilk aşıdan sonraki her 2-3 ayda bir düzenli olarak iç parazit aşısı yaptırılmalıdır.

Hemen Ara
Whatsapp